Omurilik Yaralanmaları ve Rehabilitasyonu
Omurga birbiriyle yumuşak doku, eklemler ve omurlar arası yastıkçıklar (diskler) ile bağlanan omur denen kemiklerden oluşur. Omurilik yaralanması, korunaklı bu kemik yapı içinde gerçekleşir.
Bu omurlar zinciri gövdemizin dik durmasını, eğilmesini ve yana doğru olan rotasyon (dönme) hareketlerini sağlar. Ayrıca her omurun arka kısmında bulunan halka kemik yapı hem omuriliği diş etkenlere karşı korurken ayni zamanda da bu aralıktan omuriliğin geçmesine müsaade eder.
Omurilik, beyin ile kol gövde ve bacaklar arasında irtibatı sağlayan ve beyinden bu bölgelere emir götüren ve beyne duyuları getiren sinir dokusundan oluşur. Bunların yanı sıra tüm vücudumuzun duyu fonksiyonlarının çalışmasını temin eder. Ayrıca dışkı, cinsel fonksiyonlar (ereksiyon, ejakülasyon, vajinal kayganlık) ve idrar fonksiyonunun kontrolünden de sorumludur.
Omurilik Yaralanması Nedir?
Omurilik yaralanması hem hastaların kendilerini, hem de ailelerini ilgilendiren ciddi bir durumdur. Hafif bir yumuşak doku zedelenmesinden, omurga kırığı ve omurilik yaralanmalarına kadar gidebilen çeşitli şiddetlerde olabilen omurga yaralanmaları, felçlerinde en önemli nedenlerindendir.
Travma sonucu meydana gelen omurga kırıklarının %5-10’u boyun omurlarında, %70’i sırt ve bel omurlarında meydana gelmektedir. En sik yaralanan bölge omurganın en hareketli bölgesi olan T12-L1 (son sırt ve ilk bel omuru) bölgesidir.
Omurilik Yaralanması Nedenleri Nelerdir?
Bir kemiğin üzerine dayanabileceğinden fazla yük bindiğinde kemik kırılır. Omurgada meydana gelen kırıklar sıklıkla omurga ön kısmında meydana gelen çökme kırıklarıdır. Şayet omurgaya binen yükün daha şiddetli olması durumunda, bu sefer omurun orta ve arka kısımları da kırılabilir. Bu tür durumlarda kirik parçaları omurilik kanalına doğru yer değiştirip omurgayı zedeleyebilirler. Bu tip kırıklara ‘’patlama kırığı” denir. Patlama kırıklarında omurilik yaralanma ve felç riski yüksek iken her patlama kırığı da felçle sonuçlanmaz. Omurgada oluşabilecek kırıklar, en sik omurilik yaralanma nedenidir.
Bazen omurgaya binen aşırı yük çevre yumuşak dokularda yaralanmalara yol açabilir ve omurga ekleminde çıkık meydana gelebilir. Bu durumda iki omurun birbiri ile bağlantısı kopar. Bu tabloya omurga çıkığı denir. Sadece çıkık görülebildiği gibi genellikle hem kırık hem çıkığın birlikte gözlendiği kırıklı çıkık denilen omurga yaralanmaları şeklindedir. Gerek kırıklı çıkık gerekse sadece çıkık olan omurga yaralanmalarında, omurilik yaralanma riski oldukça yüksektir.
Dünyada ve ülkemizde en sik omurga ve omurilik yaralanma nedeni trafik kazaları dır. Daha sonra sırasıyla yüksekten düşmeler, ateşli silah yaralanmaları, spor yaralanmaları, özellikle sığ havuz ya da deniz suyuna atlama gibi nedenler gelmektedir.
Osteoporoz ve omurga tümörleri omurga yaralanmalarının travma dışında oluşan en sik nedenlerindendir. Omurga yaralanmalarının %85’i 18-50 yaş grubunda ve erkeklerde 4 kat daha fazla sıklıkla görülmektedir.
Omurilik Yaralanması Sonrası Belirtiler Nelerdir?
Omurilik yaralanmasında ya kemik doku ya nöral doku ya da ikisi birden yaralanmıştır. Omurga yaralanmaları sonucunda omurga kırıkları, sırt ve boyun ağrıları, uyuşma ve karıncalanma, kas spazmları, kollarda ve bacaklarda hareket kaybı gibi belirtiler ortaya çıkabilir.
Omurga yaralanması sonucunda şayet omurgada kırıklar meydana gelirse ve omurilik hasara uğrarsa yaralanma seviyesinin altında tam bir his ve hareket kaybı meydana gelecektir. Buna komplet yaralanma denir. Omurilikteki hasar kısmı ve hafif olduğunda ise hareket ve his kayıpları daha düşük görülecek buna da inkomplet yaralanma denir.
Omurilik yaralanması sonucunda klinik olarak temelde iki tablo gelişir.
- Tetrapleji (kuadripleji); dört ekstremitede fonksiyon kaybını ifade eder. Servikal medulla segmentindeki hasar sonucu oluşur. Kol, gövde, bacak ve pelvik organlarda motor ve duyusal fonksiyonların azalmasına tetraparezi, kaybolmasına ise tetrapleji denir. Tam veya kısmi olabilir.
- Parapleji; alt fonksiyonlardaki işlev kayıplarını ifade eder. Torasik, lomber ve daha az olarak da sakral segmentteki bir lezyon sonucu oluşur. Gövde, bacak ve pelvik organlarda duyusal bozukluk gerçekleşir. Parapleji de komplet ve ya inkomplet olabilir.
Omurilik Yaralanmasında Nelere Dikkat Edilmelidir?
Omurilik ve omurga yaralanmalarında ilk müdahale çok önemlidir. Hasta çok fazla hareket ettirilmemeli sağlık ekipleri gelene kadar yatması sağlanmalıdır. Hastanın yapılan ilk ayrıntılı muayenesinde akciğer, kalp, dolaşım, nörolojik sistemler gibi genel sistemik muayenelerin yanı sıra, kazaya bağlı anatomik bölümler de ayrıntılı muayene edilmelidir.
Travmalar sonucu olan yaralanmalarda karşımıza sık çıkan omurga yaralanması hassas bir şekilde ele alınmalıdır. Çünkü omurilik gibi çok önemli sinir sistemi uzantısını korumakla görevlidir. Özellikle ilk değerlendirme sonrası bir saat içinde yapılabilecek hatalar, hastanın bundan sonraki yaşantısı için geri dönüşü olmayan sonuçlarla bitebilir. Yine geç yapılacak müdahale de tedavisi olmayan kayıp ve komplikasyonlarla sonuçlanabilir.
Omurilik Yaralanmasında Hangi Tedavi Yöntemleri Kullanılır?
Omurga yaralanması sonucu omurga kırığı saptanmış, ancak omurilik yaralanması yoksa, hastada korse veya alçı ile immobilizasyon denenebilir. Amaç hem sabitleme ile kırığın kaynaması için süre kazanmak hem de kırığın omuriliğe bası yapmasını ve kamburluk gelişmesini önlemek olacaktır.
Omurilik yaralanmalarında en önemli olay yaralanmanın seviyesi ve yaralanmanın komplet ve ya inkomplet olup olmamasıdır. Yine yaralanma seviyesinin altındaki kaslarda kismi ya da tam hareket ve duyu kaybı olup olmaması da önemlidir. Omurilik hasarı oluşmuşsa;
- Mesane ve bağırsağa giden sinirler de omurilikten çıktıkları için omurilik yaralanmalarında dışkı ve idrar problemleri yaşanabilir. Bu nedenle mesanenin yeterli boşaltılması yapılmalı, böbreklere olan kaçak engellenmelidir.
- Hasta yattığı sürece yatak yaralarının önlenmesi sağlanmalıdır. Bu amaçla havalıyatak ile yirmi dört saatte bir çevirme şeklinde pozisyonlama teknikleri uygulanabilir.
- Yatmaya bağlı kullanmama sonucunda kas ve kemiklerde kütle kaybı gelişebilir.
- Eklemlerde kısıtlılık, hareket yetersizliği görülebilir.
- Çok şiddetli nöropatik ağrılar, spastisite denen kasılmalar için ilaçlar verilir.
- İnkomplet vakalarda aylar, yıllar içinde kısmi veya tam olarak hareketlenme gözlenebilen de tam komplet yaralanmalarda maalesef geri dönüş olmamaktadır.
- ilk 3 ay içinde bacaklardan oluşabilecek derin toplardamar pıhtılarına karşı kan sulandırıcı verilir.
Rehabilitasyon ve fizik tedavi bu tür hastalar için can alici bir tedavi yöntemidir. Rehabilitasyonda amaç komplikasyonları önlemek ve hastanın yaşamında bağımsız olmasını sağlamaktır. Bu amaçla kuvvet kaybı olan kaslarda kuvvetin yeniden kazanmaya çalışması esas amaçtır. Bu amaçla;
- Eklem hareket açıklığı egzersizleri
- Germe egzersizleri
- Kas kuvvetlendirme egzersizleri
- Nörofasilitasyon teknikleri gibi yaklaşımlar uygulanabilir. ilave olarak
- Robotik rehabilitasyon
- Hidroterapi, aquaterapi
- Fonksiyonel nöromüsküler elektriksel stimülasyon ve biofeedback gibi rehabilitasyon teknikleri uygulanmalıdır.
Kas erimesinin önüne geçmek için yatak içi egzersizler uygulanmalı ve mümkün olan en kısa sürede hasta dikey pozisyona getirilmelidir. Eğer koşullar müsaade ederse en kısa süre içinde yardımcı cihazlar ve diş destekler ile yürütülmeye çalışılmalıdır.